Yaşam

Einstein’ın Oğlunun Trajik Yaşam Hikayesi

İki farklı şekilde evlenen ve üç çocuğu olan Albert Einstein, çocuklarına karşı oldukça ilgili bir babaydı. Eduard’ın ikinci çocuğu, 28 Temmuz 1910’da İsviçre’nin Zürih kentinde doğdu. hasta bir çocukÜnlü bir fizikçi olması neredeyse içten içe üzücüydü.

Tıpkı babası gibi bilimin peşinden koşar ama hayatı boyunca çabalar. şizofreniKarşılaştığı sebeplerden dolayı hedeflerine ulaşamayan Eduard Einstein’ın hayat hikayesi oldukça ilgi çekicidir.

Eduard, Albert Einstein’ın ilk eşi Mileva Maric ile evliliğinden doğan çocuklarından biriydi.

Bu çift, Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nden Albert Einstein öğretirken tanışmak. Mileva, Albert’in sınıfındaki tek kız öğrenciydi ve zekası Albert’inkine rakipti. Mileva, Albert’ten 4 yaş büyük olmasına rağmen bu yaş farkı onlar için pek değerli değildi.

Albert ve Mileva evlenmeden önce 1902’de bir kızları oldu ama “Lieserl” adını verdikleri bu kıza ne olduğu tam bir muamma. Lieserl’in hayatının ilk yıllarında öldüğü veya bir aile tarafından evlatlık verildiği iddia ediliyor. Hans ve Eduard kardeşlerBu çift evlendikten sonra dünyaya geldi.

Eduard’ın hayatı, doğduğu günden son nefesini verdiği güne kadar hastalıklarla mücadele etmekle geçti.

eduard einstein zayıf bir bağışıklığa ve sık sık hasta olan bir çocuktu. Bu nedenle zamanının çoğunu evde geçirmek zorundaydı. Evde kaldığı süre boyunca şiirle, piyano çalmakla ve psikiyatri ile ilgili çeşitli kaynakları okumakla ilgilendi. Özellikle Sigmund Freud hayranıydı.

Eduard yıllar içinde farklı alanlara ilgi duymaya başlasa da ideali hep babası gibi geldi. bilime adamakVe psikiyatri okumaktı. Babasına olan hayranlığını şu cümleyle anlatmıştır: “Bazen bu kadar önemli bir babaya sahip olmak zordur çünkü insan kendini çok önemsiz hisseder.”

Bu doğrultuda Zürih Üniversitesi’nde okumaya başlamış ve babası gibi kader dedirten bir biçimde okula gitmiştir. yaşlı bir kadınaaşık olmuştu.

Bu aşk, oldukça sıkıntılı bir hayat geçiren Eduard’a hayatının geri kalanında mücadele edeceği bir akıl hastalığı olarak geri dönmüştü.

Bu üzüntü, ayrılığıyla adım adım zihinsel bir çöküşe doğru ilerlerken Eduard’ı 20’li yaşlarında intiharın eşiğine getirdi. Bu sırada doktorlar gence şunları söyledi: şizofreniteşhis koymuştu.

Oğlunu güzelleştirmenin hiçbir yolunu bulamayan Albert Einstein; bir meslektaşına yazdığım mektuptaki çaresizlik “Küçük oğlumun durumu beni çok üzüyor. Tam anlamıyla gelişmiş bir insan olmak imkansızdır.konuşmuştu.

Baba-oğlunun hastalığı kalıtsaldır ve bu hastalığı annesinden aldığına inanıyordu. Albert’in ikinci eşi Elsa çaresiz bir babadır. “kederden yiyor”ifade etmişti.

Eduard’ın yaşam savaşı, babasının Amerika’ya göç etmesiyle daha da zorlaştı.

Albert Einstein her ne kadar oğullarını da yanına almak istese de Eduard’ın genel durumu bu gezi için uygun değildi. Bu bir elveda, babanın oğlu son görüşüydü . Albert, hayatının geri kalanında oğluna düzenli olarak mektup yazdı ve maddi desteğini asla esirgemedi.

Yıllarca ağır tedaviler gören çaresiz genç, babasının gidişiyle daha da sarsıldı ve günlerini geçirdiği İsviçre’de bir klinikte hastaneye kaldırıldı. yapayalnızbırakıldı.

Eduard Einstein’ın gelişmesi beklenirken, gördüğü ağır tedaviler sonucunda konuşma yeteneğinin yanı sıra bilişsel yeteneklerini de kaybetti.

Dertlerine çare olmak için geldiği bu akıl hastanesi, mezar oldu Edward; Ömrünün otuz yılını geçirdiği bu dört duvar arasında öldü. Ekim 1965’te 55 yaşında felç geçirerek öldü ve Zürih’teki Hönggerberg mezarlığına gömüldü.

Kaynaklar:Tüm O İlginç, Eski Haberler, Gud Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu